Antalya Otelleri ve Gezi Rehberi
Doğada yürüyüş mü yoksa denizde tüplü dalış mı yapacaksınız? Tarihi ören yerlerini ve müzeleri mi gezeceksiniz? Yoksa lüks bir otelde keyif mi yapacaksınız? Hepsinin cevabı Antalya ve İlçelerinde bulunuyor.
Şimdi arkanıza yaslanın bir Antalya turuna çıkalım sizlerle, otobüs ile gidecekseniz Otogar Kepez’de bulunuyor. Şehir içi otobüsleri ile her yere ulaşabilirsiniz. Ancak bu otobüslerde para geçerli değil o nedenle otobüsünüzden iner inmez hemen bir ulaşım kartı alın. Antalya’da ulaşım hem çok kolay hem de zor.
Neden mi? Her yere çok sık belediye otobüsü çalışıyor, nereye gideceğinizi biliyor ve ona uygun numarada otobüse biniyorsanız kolaylıkla istediğiniz yere ulaşırsınız. Ancak otobüs numarasını karıştırırsanız yine istediğiniz yere gidersiniz ancak tüm Antalya’yı dolaşırsınız. Bu nedenle şehir içi otobüsleri kullanacak olanlar binmeden önce mutlaka gidecekleri yeri söyleyip kaç numaraya binmeleri gerektiğini öğrensin bence.
Uçak ile gidecekseniz hava limanı Lara ile Belek arasındadır. Oteliniz hava limanına yakın olsun istiyorsanız Antalya Belek Otelleri yada Lara Otelleri olarak rezervasyonunuzu yaptırabilirsiniz. Golf tutkunları için Türkiye’deki en büyük golf sahalarının Belek’te olduğunu hatırlatırım.
Belek, Kemer, Kundu oteller bölgesi olarak geçer. Lüks bir konaklama isterseniz Belek Otelleri ve Kemer Otelleri içinde sizin istediğiniz niteliklere sahip pek çok otel bulabilirsiniz. Türkiye’nin 7 yıldızlı otellerinden ikisinin Belek ve Kemer’de olduğunu söyleyebilirim.
Otobüsten, uçaktan indiniz ya da özel aracınızla geldiniz ilk işiniz müze kart çıkartmak olsun. Bunun için 1 fotoğraf, nüfus cüzdanı fotokopisi ve kart ücreti vermeniz yeterli. Bu sayede ören yerleri ve müzelere ücretsiz girebilirsiniz. Yoksa Olympos’ta plaja bile müze kart olmadan giremiyorsunuz. Otelinize yerleştiniz gezmeye merkezden başlamak isterseniz ilk akla gelen Kale İçi olacaktır.
Kaleiçi Helenistik çağdan günümüze her devirde üzerine eklemeler yapılarak ulaşmıştır. Bu nedenle SİT Alanı olarak ilan edilmiştir. Kaleiçi at nalı şeklinde içten ve dıştan 80 kadar sur ile çevrelenmiştir. İçinde cumbalı tarihi evler, restaurantlar, cafeler, oteller ve turistik eşya satan dükkanlar bulunmaktadır. Küçük bir yer olduğunu düşünmeyin gezmeniz 2-3 saatinizi alabilir.
Gezerken de fotoğraf makinenizi elinizden bırakmayın, Kaleiçi’ne birden fazla giriş olmakla birlikte tarihi Hadrian Kapısından girmenizi öneririm. Sütunları hariç tamamı beyaz mermerden yapılmış, taş oymalı ve kabartmalı günümüze kadar ayakta kalabilmiş etkileyici bir yapıdır. Kapıdan geçtikten sonra Antalya’nın karakteristik mimarisini ve yaşam tarzını yansıtan şirin, cumbalı evleri sizi karşılar. Bu evlerin bir kısmı otel, restaurant, cafe ya da dükkan olarak kullanılmaktadır. Nostaljik düğün fotoğrafı çektirmek isterseniz ilk tercih edeceğiniz yerlerden olabilir.
Kaleiçi,geceleri farklı bir kimliğe bürünüyor, gece hayatı ve eğlence bölgesi oluyor. Maksimum güvenlik olduğu için hiç olay olmadığı ve güvenle eğlenilebildiği söyleniyor. Hal böyle olunca da oradaki otellerde kalmak sürekli hareket ve gürültü olması nedeniyle biraz sıkıntılı olabilir.
Hediyelik eşya almayı düşünüyorsanız Kaleiçi diğer yerlere göre daha pahalı. Bunun için Lara’da seçenek daha fazla. Kaleiçinde gezebileceğiniz tarihi eserler; Hıdırlık Kulesi, Kesik Minare Camii, Yivli Minare Külliyesi, Zincirkıran Türbesi, günümüzde güzel sanatlar galerisi olarak kullanılan Nigar Hatun Türbesi, İskele Camii.
Suna-İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi’ni görmeden geçmeyin. Müze geleneksel Kaleiçi evi ve Aya Yorgi Kilisesinden oluşuyor. Müzeye girdiğinizde fotoğraflar, etnik kıyafetler, canlandırmalar ile Antalya yöresi gelenekleri, yaşam tarzı hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
Antalya şehir merkezi belki de sıcaktan bunalan insanları rahatlatmak amacıyla çok yeşillik. Her yerde ağaç var. Kimisi asırlık kimisi daha genç ağaçlar göreceksiniz. O yüzden yürürken ağaçların gölgesi altında gidebiliyorsunuz.Bir de bol bol portakal ağacı. Hal böyle olunca karşınıza pek çok taze sıkılmış portakal suyu satan yerler çıkıyor.
Kaleiçi’ni gezdikten sonra Karaalioğlu Parkında ağaçların gölgesinde, denizi seyrederek dinlenebilirsiniz. Parkta yürüyüş yapabilir, bisiklete binebilirsiniz. Akşama doğru falezlerin tam üzerinde kurulmuş olan Atatürk Parkı’nda gün batımını izleyerek güzel bir yemek yemek keyifli olacaktır. İlk kez Antalya’ya gelenler 2 parkı karıştırabiliyor.
Falezler üzerinde kurulu olan Atatürk Parkı. Bir de Atatürk Kültür Parkı var. O da Altın Portakal Festivali ödüllerinin verildiği Cam Piramit’in olduğu yer. Yemek yemeye gidelim derken kendinizi Kültür Park’ta bulmayın. Ayrıca akşam gün batımını Kepez civarında bulunan ve Antalya’yı tepeden görebileceğiniz Seyir Tepesi’nde de izleyebilirsiniz.
Gezilecek yerlerin dışında bir de gitmemeniz gereken yerler var. Örneğin Yüzüncü Yıl Caddesine gece 23:00’dan sonra kesinlikle gitmeyin.
Antalya’ya ilk kez gidiyorsanız ve iyice bir gezeyim diyorsanız bir haftanızı alır. Özel amaçlı gidecekseniz bir iki günlük programlar yapabilirsiniz.
Örneğin ülkemizde pek çok yürüyüş (tracking) grubu var. Grubunuzla birlikte hafta sonu Köprülü Kanyon’da yürüyüş yapabilirsiniz. Bu parkur dağcıların ve yürüyüş gruplarının en çok tercih ettiği dünyaca da ünlü bir parkurdur. Çok gezmeyeceğim 1-2 gün dinleneceğim diyorsanız o zaman da en iyi Alanya Otelleri sizin için doğru tercih olabilir. Alanya’da da Alanya Kalesi ve Limanı gezebilirsiniz. Liman’da her ulustan turistin gidebileceği kafeler ve restaurantlar var.( Mesela bir kafe sadece Almanları alıyor.) Daha uzun süreli kalacaksanız her yere ortalama mesafede olan bir yer seçmeniz sizin için daha rahat olabilir.
Antalya merkezi ile ilçeleri arası mesafe 1 saat ile 2-2.5 saat arasında değişebiliyor. Bunun için program yaparken gideceğiniz yerin konumuna mutlaka bakın.
Antalya turumuza daha yeni başladık. Sadece şehir içi 1 günümüzü aldı. Şimdi doğal güzellikleri görme zamanı. Şelaleler, mağaralar, kanyonlar, antik kentler bizi bekliyor. Tabii bu arada denize de gireceğiz. Akvaryum gibi berrak koylarda denize girmek isterseniz tekne turlarını tercih edebilirsiniz.
Önceliğim tarih diyorsanız Side Antik Kentinden başlayalım. Side antik kenti tarihin bilinen ilk metropollerinden biri. İçerisinde agora, amfi tiyatro, okul, çeşme, ibadethane, hamam gibi pek çok yapı bulunuyor. Antik kentleri bir rehber eşliğinde gezmeniz daha iyi anlamanız ve keyif almanızı sağlayacaktır.
Her ne kadar bilgilendirme yazıları olsa da turist rehberleri yapıları hikayeleri ve efsaneleriyle birlikte anlatınca akılda kalıcı oluyor. Eğer gün batımına yakın geziniz devam ediyorsa Apollon Tapınağında bir gün batımı fotoğrafı çok şık olacaktır.Kısıtlı bir zamanınız varsa ve sadece tarihi yerleri görmek amacıyla geldiyseniz Side Otelleri tercih sebebiniz olabilir.
Doğa ile iç içe zaman geçirmek ağaç evlerde kalmak ya da kamp yapmak isterseniz ilk akla gelen yer tabii ki Olympos ve Çıralı’dır. Çıralı’dan başlayan Likya Yolu hem muhteşem bir yürüyüş parkuru hem de çok güzel bir kamp yeridir. Çıralı’dan yukarı doğru çıktığınızda Yanartaş’a ulaşacaksınız.
Özellikle geceyi orada geçirmenizi öneriyorum. Taşların arasından çıkan bir çeşit gaz kibrit ya da çakmakla tutuşur ve geceyi aydınlatır. Birkaç yerde ateşi yakarsanız çok hoş görüntü olacaktır. O bölgede aydınlatma yok bu nedenle gökyüzünü ve yıldızları tüm ihtişamıyla izleyebilirsiniz. Şehir hayatında gecenin bu kadar güzel olduğunu fark etmek mümkün olmuyor. Bir de göktaşı yağmuru zamanına denk gelirseniz, sevdiğinizin elinden tutup yıldız kaydığında dilek tutabilirsiniz.
Olympos bungalov evleriyle ünlü özellikle gençlerin çok rağbet ettiği bir kamp alanıdır. Yukarıdan aşağıya plaja inip yüzebilir, nesli tükenmekte olan Caretta Carettaları fotoğraflayabilirsiniz. Hele bir de Kanlı Ay Tutulması zamanında gece plajda olursanız belki hayatınızda bir daha göremeyeceğiniz nefes kesen bir manzara ile karşı karşıya kaldığınızı göreceksiniz. Kocaman kırmızı bir ay altında yanıyormuş gibi görünen bir deniz hayal edin. En son Kanlı Ay Tutulması 27 Temmuz 2018 gecesi olmuştu. O tarihte orada olanlar ve akıl edip plaja inenler bu manzarayı izledi. Bir sonraki tutulma 2021 yılındaymış, belki tatil planlarınızı buna göre yapabilirsiniz.
Antalya’ya gelip de mağaraları görmeden sakın dönmeyin. Alanya Dim Mağarası, Fosforlu Mağara, Beldibi Mağarası, Yalan Dünya Mağarası, Zeytintaşı Mağarası.. Hepsi birbirinden güzel ve insanı büyüleyen sarkıt ve dikitlerden oluşmuş. Bir sarkıtın 1cm si ortalama 150-200 yılda oluştuğunu düşününce mağaralardaki uzun sarkıtlar binlerce yıla tanıklık ettiğimizi gösteriyor.
Manavgat, Düden ve Uçansu Şelaleleri görülmeye değer, eğer rafting yapmak istiyorsanız o zaman parkuru uzun olduğu için Manavgat’ı tercih edin derim. Antalya’nın en güzel yerlerinden biri de Kekova Adası’dır. Burada Su Altı Müzesi bulunuyor. Tüplü dalış yapanlar için bir cennet diyebilirim. Pek çok batık var. En fazla su canlısı türünün olduğu bölge olduğu söyleniyor.
Saklıkent’i de mutlaka görmenizi öneriyorum. Ağaçların tepesinde merdivenle çıkılan ağaç evlerde kalabilirsiniz. Teleferik olduğu için kışın giderseniz kar keyfi çıkarabilirsiniz. Başka türlü Antalya’da kar görmeniz mümkün değil, kış bile ılık geçiyor.
Çok gezdik biraz da dinlenip deniz, kum ve güneşin keyfini çıkaralım artık diyebilirsiniz. O zaman müthiş plajlar ve koylar sizi bekliyor. Konyaaltı Plajı ilk tercihiniz olabilir, bir tarafı dağ ve yeşillik bir tarafı masmavi bir deniz upuzun bir plaj sizi bekliyor. Dünyada 4. Sıraya girdiğini söylemeliyim. Kaputaş ve Lara Plajları da son derece güzeldir. Patara ve Mermerli Plajlarının daha sıradan olduğunu göreceksiniz. İsmi çok geçen Adrasan Koyu’nun son yıllarda bozulduğunu duyuyorum.
Özellikle mangal yapmak, içki içmek isteyenlerin tercih ettiği bir koy olduğu söyleniyor. Bu kadar çok gezilecek yer, yapılacak aktivite olunca Antalya yeni evli çiftlerin balayı için tercih ettikleri yerlerin başında geliyor. Hem yerli hem de yabancı pek çok genç çift balayını Antalya’da geçirmeyi seçiyor, bu durumda da Lara Otelleri balayı için konum olarak doğru seçim gibi görünüyor, Antalya Lara Otelleri bunun bilincinde olduğu için yeni evli çiftlere pek çok seçenek sunuyor.
Antalya uygun otel fiyatları erken rezervasyonlarda ve kış aylarında daha rahat bulunabiliyor. Pek çok turizm sitesinde karşılaştırmalı olarak fiyatları bulabilirsiniz. Yok ben otelde kalmak istemiyorum diyorsanız o zaman da günlük ev kiralayabilirsiniz.
Antalya’yı tatil için tercih edecek olanlara son bir önerim gezmek için en güzel mevsimin ilkbahar ve sonbahar olduğunu söyleyebilirim. En iyi dönem Mart başı-Nisan sonu ile Eylül sonu- Kasım sonu arasıdır. Özellikle yaz aylarında sıcağa alışkın olmayanlar için çok bunaltıcı olabilir. Şimdiden keyifli gezmeler ve iyi tatiller diliyorum.
