Manisa Otelleri ve Gezi Rehberi
Eski çağlardan günümüze kadar pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış Manisa, Osmanlı döneminde şehzadelerin eğitim aldıkları yer olduğu için “Şehzadeler Şehri” olarak da bilinir.
Sırtını Spil Dağı’na yaslamış Manisa’nın önünde verimli büyük bir ova uzanır. Her tür meyve ve sebze yetişen bu ovanın en önemli ürünü dünyaca ünlü sultani üzümüdür.
Tarihi M.Ö. 2. Yüzyıla dayanan şehri Magnetlerin kurduğu ve Magnesia adını verdikleri biliniyor ve isim zamanla değişerek Manisa’ya dönüşmüş. Coğrafi konumu ve verimli toprakları nedeniyle pek çok medeniyetin gelip geçtiği Manisa ve çevresinde 20 kadar antik kent bulunuyor. Manisa Merkez Otelleri’nde kalarak günübirlik bu kentleri gezip dönebilirsiniz.
Manisa gezilecek yerler denildiğinde, hem doğası hem de tarihi eserleriyle bu bölgeye birkaç gününüzü ayırmanız gerekir.
İlk gününüzü Manisa merkezde geçirmenizi öneriyoruz ve merkezde yürüyerek gezebileceğiniz pek çok tarihi mekan bulunuyor. Şehir turunuza Valiliğin önünden başlayın çünkü tarihi valilik binasının arkasında Fatih Parkı bulunur. Karşısında ise Emekliler Parkı’nın içindeki Hatuniye Camii'sini görebilirsiniz.
Valilik önünde uzanan cadde Manisa’nın ana caddesidir. Bu caddede ilerlediğinizde ortasında 8 şeklinde havuz olan Manolya Meydanı’na geleceksiniz. Halk arasında bu meydanın adı 8 Meydanı olarak geçer ve İzmir’deki Saat Kulesi gibi buluşma yeridir. 8 havuzu çevresindeki rölyefler size Manisa tarihini anlatır, incelemeden geçmeyin.
Cadde üzerinde düz devam ederseniz Ulu Park’a ulaşacaksınız. Ulupark zamanında Saray-ı Amirenin bir parçasıymış ancak saraydan günümüze bir şey kalmamış ama Manolya Meydanı ya da Ulupark’tan sola dönüp yukarı doğru ilerlediğinizde (iki yol da sizi aynı yere çıkarır) tarihi bir meydanda bulacaksınız kendinizi.
Sol tarafınızda Muradiye Camii ve müze, karşınızda Saruhan Bey Türbesi ve Parkı, sağ tarafınızda ise meşhur mesir atılan cami Sultan Camii’ni göreceksiniz. Meydanın ortasında Merkez Efendi’nin dönen heykeli bulunur.
Planınızı nisan ayına yaparsanız yüzyıllardır devam eden Mesir Şenlikleri’ne de katılabilirsiniz. Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Hafsa Sultan ağır hastalanır ve dönemin hekim başı Merkez Efendi tarafından 41 çeşit baharatın birleşimiyle hazırladığı macunu yedikten sonra iyileşir. Bu şifaya halkın da ulaşabilmesi için emir verir. Bunun için yapılan macunlar kağıtlara sarılarak Sultan Camii’nin kubbe ve minarelerinden meydanda toplanan halka atılır. Bu gelenek günümüze kadar ulaşmış ve festivale dönüşmüştür. Festival döneminde doluluk oranı yüksek olan Manisa Otelleri ve fiyatları verdiği hizmete göre farklılık gösterebilir.
Eğer yürüyüşünüz sırasında bir çay olası vermek isterseniz Ulupark’ın ilerisinde bulunan tarihi Ayn-ı Ali Kahvesi'ni öneririz. Ağaçların altında kuş sesleri eşliğinde Ayn-ı Ali kahvesinde sultan çayınızı yudumlarken birden bire karşınızda üzerinde sadece şort olan, saçı sakalı karışmış birini görseniz ne yapardınız?
Eğer 1960’lı yıllardaysanız gülümseyerek selam verip sohbet ederdiniz. Çünkü karşınızdaki insan doğa aşığı Manisa Tarzanı’dır. Spil Dağında ki kulübesinde yaşayan, gördüğü her boş toprağa ağaç ve çiçek diken Ahmet Bedevi’ye o dönemde sinemalarda gösterime giren Tarzan filminden esinlenerek bu isim verilmiş. Öldüğünde tüm Manisa’yı yasa boğan Tarzan’ın heykellerini şehirde görebilirsiniz.
Şehir merkezinde bir başka güzel mola yeri Yeni Han’dır. Restore edilen tarihi handa alışveriş yaptıktan sonra, kafesinde meşhur cilveli kahvesinden içmenizi öneriyoruz. Gününüzün kalan kısmını merkezde bulunan Kent Park ya da Atatürk Parkı'nda geçirebilirsiniz.
2. gününüzde Spil Dağı’nda bol oksijen almaya hazır olun. Spil Dağı yolunun hemen başlangıcında Ulu Cami, Ağlayan Kaya’yı görüp, Kır Kahvesinde şırıl şırıl akan derenin ve kuş seslerinin eşliğinde çayınızı yudumlamanın keyfine varabilirsiniz.
Döne döne dağa çıkarken seyir noktalarında durarak Manisa ve İzmir manzarası eşliğinde harika fotoğraflar çekebilirsiniz. İlerlerken şanslıysanız yılkı atlarını da görmeniz mümkün. Spil dağı yakınlarında bulunan Manisa Butik Otelleri'nde kalarak tatiliniz boyunca mis gibi çam havasını teneffüs edebilirsiniz.
Manisa merkezde gezebileceğiniz pek çok tarihi yer bulunuyor ve merkez dışında ilçeleri de farklı değerler ile karşınıza çıkıyor. Bir maden şehri olarak bilinen Soma ilçesindeki yaklaşık 700 yıllık Darkale (Tarhala) Köyünde zamanda yolculuk yapıp bol bol fotoğraf çekebilir, Sevilen Barajı'nda piknik yapabilirsiniz.
Kırkağaç İlçesi Bakır kasabasındaki 1250 yaşındaki tarihi zeytin ağacını gördüğünüzde zeytinciliğin köklerinin ne kadar eskilere dayandığını anlayabilirsiniz. Tarihinde 7 kez yıkılıp yeniden kurulmuş Akhisar İlçesinde Thyateira kalıntılarını, tarihi camilerini gezebilirsiniz. Bu bölgelerde bulunan Manisa otelleri fiyatlarının daha uygun olduğunu söyleyebiliriz.
Tarihte yolculuk yapmayı seviyorsanız Salihli Sart Harabeleri bir sonraki durağınız olabilir. Termal sularından yararlanmak isterseniz Kurşunlu Kaplıcalarını tercih edebilirsiniz.
Kapadokya’nın bir benzeri oluşuma sahip olan Kula ise jeoparkı ve peribacaları ile görülmeye değer bir başka beldedir. Koruma altındaki Kula evlerinin bir kısmı restore edilerek otel olarak hizmet vermektedir. Bu özellikleri ile Kula otelleri otantik bir konaklama imkanı sunar.
Manisa İzmir arası yaklaşık 30 dakika olduğu için İzmir’e de geçebilirsiniz. Manisa gezi dönüşünde mesir çayı, mesir macunu, sultani kuru üzüm ve meşhur Akhisar zeytinyağı ve zeytin almanızı öneriyoruz. Mesir macunu yeme ile ilgili küçük bir ipucu verelim.
Şifalı mesir macununu çiğneyerek yemeye çalışırsanız dişlerinize yapışır bu nedenle bir parça ısırıp üst damağınızda tutarak yavaş yavaş tadına varmanız gerekiyor.
Doğal güzellikler ve tarih ile dolu bir tatil yapmak isteyenler için Manisa harika bir tatil rotası olacaktır, şimdiden iyi tatiller diliyoruz.